İsyanlar demlenir her gün koynumda
Dertlerle büyürüm böyle hoşum ben
Ta ezelden tasma yoktur boynumda
Serazadım aşktan serhoş başım ben
Yurdumuz olmuşsa bir yangın yeri
Haklıyım kavgadan duramam geri
Silahı söz olan bir gönül eri
Sıkılmış yumruğum çatık kaşım ben
Tutar zalimleri mazlumun ahı
Gün gelir tahtından indirir şahı
Şiirlerle müjdelerim sabahı
Çaresize umut veren düşüm ben
Gün görmeden son menzile yeterler
Yansalar da gizli gizli tüterler
Adı sanı unutulmuş yatarlar
Taşsızların mezarında taşım ben
Bir çift güzel söze hasrettir onlar
Ozan yüreğinde gurbettir onlar
Bedelsiz can veren servettir onlar
Yoksulların sofrasında aşım ben
Yavrum diye sineleri dağlayan
Ak alnına kara yazma bağlayan
Yiğidinin mezarında ağlayan
Anaların gözündeki yaşım ben
Dünya denen viran hanın içinde
Yüz yıllar kök salar anın içinde
Sevgilere sarıp canın içinde
Baharı saklayan karakışım ben
Kırkına varmadan bükülür beli
Sert eser başında sonbahar yeli
Bekliyor elinden tutacak eli
Yolda kalan gariplere eşim ben
Hüzün çöker İSYANÎ’nin yadına
Nasıl ersin şu dünyanın tadına
Namlı zalimlerden mazlum adına
Hesap soran bir alıcı kuşum ben
OZAN İSYANİ-SALİH ALTUN