Bir ceza infaz kurumumuzda açık görüşün yapıldığı bir gün, dışarıda yoğun bir yağmur yağışı olmuş. Yağmur öylesine şiddetli yağıyormuş ki, yerlerde su gölleri oluşmaya başlamış.
Ceza infaz kurumuna ziyarete gelen mahkum yakınları da bu yağmurdan nasibini almış. Islanan kişilerden biri de yaşlı bir amcaymış. Yaşlı amcanın yoldaki su birikintilerinin olduğu yerden geçerken ayakkabıları da ıslanmış. Ayakkabılar da su geçirmiş olacak ki, yağmur suyu çoraplarını dahi ıslatmış. Buna rağmen yaşlı amca evladını görmek için yoluna devam etmiş ve ceza infaz kurumundaki ziyaret yerine gelmiş, sandalyeye oturmuş.
Ayakkabı ve çoraplarının ıslaklığı yaşlı amcayı rahatsız ettiğinden, eğilip ayakkabılarını, çoraplarını çıkarmış ve kuruması için bir kalorifer peteğinin üzerine koymuş.
BİR ÇİFT ÇORAP…
Çıplak ayaklarını da bulduğu bir gazete parçası üzerine koyarak, evladının gelmesini beklemeye başlamış.
Olanları uzaktan gözlemleyen, ziyaret mahallinde görevli bir infaz ve koruma memuru yaşlı amcanın vaziyetine çok üzülmüş. Hemen kurumda bulunan kantine koşup bir çift çorap alıp gelmiş. Yaşlı amcanın yanına yaklaşmış, aldığı çorabı yaşlı amcaya uzatmış ve yaşlı amcanın çorabı giymesine yardımcı olmuş. Yaşlı amca bu duruma çok şaşırmış. Hiç beklemediği bu yaklaşım karşısında gözleri dolmuş.
Görevli infaz ve koruma memurun bu ince tavrı yaşlı amcayı ve diğer ziyaretçileri çok duygulandırmış. Yaşlı amca gözlerinin yaşını silmiş ve memura “çok teşekkür ederim evladım, Allah senden razı olsun” diyerek birçok dualar etmiş.
İnfaz ve koruma memuru da, “Rica ederim amcacığım, ne demek. Bir çift çorabın lafı mı olur.” diyerek görev yerine geri dönmüş.
Helal Olsun ,ama zaten cezaevi personellerinin %99 u böyledir….(Kıssadan hisse)
Muharrem Seren