Türkiye sınırının en uç noktası öte yanı Yunanistan…
Edirne’ nin küçük ,4000 nüfuslu bir ilçesi Tepecikler olsa da düz bir ova Ve mümbit bir arazisi var .Öyle ki taş diksen toprağa çıkar.
Çeltik ekimi başlıca zenginlik kaynağı Büyükbaş hayvancılık Türkiye de bilinmezken kaliteli süt ve peynir üretimine menbaalık yapar..Yenice görece Köyünde bir karakavun Yetişir ki bal yanında halt etmiştir .Küplü beldesinde yıllardan beri devam eden kurbağa yakalayıcılığı kurbağanın sol bacağının sağ bacağından üstün olarak bilinip yenildiği batı ülkelerine ihraç edilir .. Nehir kenarı köylerde balıkçılık da ayrı bir gelir kaynağıdır .Çeltik fabrikası denilen yerler Pirinçin kabuğundan ayrılarak küspesinin külü bile temizleyici deterjan niyetine kullanılır .Diğer ürün Ayçiçeğidir Yerel işletmelerde ayçiçek yağına dönüştürülür
480 km Kare olan yüzölçümünde toprak sonuna kadar yörenin Çalışkan çiftçilerin ce değerlendirilir Hıdırellez zamanı geldiğinde Dalllık denilen kutlamalar bir panayır şenliğinde ufak ilçenin ve köylerinin bitmez ve özlenen mutluluğudur ..
Son yıllara kadar polis teşkilatının bile kurulmadığı ilçede suç oranı yok denecek kadar azdır..
12 Eylül 1980 dönemine ait kanlı olaylar geçidinde bu güzel ilçede bir tek kurşun bile sıkılmamıştır..Cehalet kız çocuklarının okutulmadığı ya da okutulmasının ender olduğu yöreler de bile varken buraya tarih boyunca hiç uğramamıştır ..Medeniyet komşuluk hakkı ,komşu anne ,komşu kızının bile kardeş görülmesi ahretlik(ahiretlik) gibi kavramlarla pekiştirilmiştir .
İlçe nin sosyal çevresi yeni yetişen nesle dar geldiği için il merkezi ve yakın İstanbul a sürekli göç vermektedir .
Pomak manav dağlı adları İle yörede yaşayan sosyal dokular olsa da hepsinde asıl olan kardeşlik anlayışıdır Kızılcık tepelerde kendiliğinden Yetişir pazarlarda mahsul olarak kendini gösterir Köylünün doğrudan satış yaptığı pazarlar haftanın salı günü olarak bir geçim kaynağıdır
İlçede, tarih öncesi devirlerinden beri insan yaşar. İlçenin tarihi, yazı bilen Traklarla başlar. ilkçağda Trak Krallıklarıyla Pers-Büyük İskender ve Büyük Roma İmparatorlukları sınırları içindeydi. Ortaçağda, 10. yüzyıla kadar Bizans İmparatorluğu’na bağlı kaldı. 14.yüzyıl ortalarında Osmanlı Türkleri’nin eline geçti. İlçeyi alan birliğin komutanı, Hacı İlbey’di. Yüzyıllarca düşman saldırısından uzak yaşayan ilçe, 19.yüzyılın birinci ve ikinci yarılarında Rusların eline geçti. Birinci Balkan Savaşı’ndan sonra Bulgarlar ve Birinci Dünya Savaşı ertesinde Yunanlılar ilçeyi aldılar. 1920 yılında Yunanlılar, Meriç nehrini geçerek Doğu Trakya’ya girmek istediler. 60.Tümene bağlı birliklerimiz ilçeyi bir süre savundu. İki yıl kadar süren Yunan işgali, Büyük Zafer’den sonra sona erdi. Silahlı Kuvvetlerimiz, 19 Kasım 1922 tarihinde ilçeyi geri aldı.
İlçenin köyleri Sofulu ve Uzunköprü’ye bağlı idi. Balkan Savaşında Sofulu elden çıkınca burası sınır toprağı oldu. 1913 yılında Kavaklı adı ile İlçe kuruldu. Bazı kitaplar ve haritalarda Büyükdoğanca Köyü yerine halen Kavaklı İlçesi geçmektedir. Daha sonra merkez durumunda olan Büyükdoğanca Köyü Şubat 1936 yılında İlçe merkezi oldu. İlçenin Kavaklı adı da Meriç olarak değiştirildi.
İlçenin adı Meriç ırmağından gelmektedir. Meriç ırmağı İlçeyi Yunanistan’dan ayırmaktadır.
sadece gezilecek görülecek bir yer değil Büyük şehirlerden kaçışlarda yaşanacak bir yerdir