Mecnun neden kendini çöllere attı?
Aralarındaki Aşk gerçekten günümüzde bizlerin hayal ettiği gibi bir Aşk’ mıydı?
Aşk vuslât olmayınca mı Aşk oluyordu?
Uğruna deli divane olunacak Aşk’ ın güzellik anlayışı neydi?
Padişahın biri Mecnun’ un aşkından deli divane olup çöllere düştüğü Leyla’ yı
çok merak eder. Huzuruna getirilen Leyla’ yı gören Padişah hayretlere düşer ve sorar
”Mecnun’ un aşkından deli divane olup dağlara, çöllere düştüğü Leyla sen misin?
Senin öyle fevkalade bir güzelliğin olmadığı gibi, sıradan bir kadından hiç bir farkın yok.
Hâl böyle iken, nasıl olur da Mecnun senin için deli divane olur?”
”Çünkü sen Mecnun değilsin. Bendeki güzelliği görebilmen için sende Mecnun’un gözlerinin olması
ve bana Mecnun’un gözleriyle bakman gerekir”, der Leyla.
Aşk insanda duygusal körlük meydana getiriyor. Beynin putamen bölgesi haz, ödül ve ceza sistemini yönetir.
Aşk anında bu bölge çok çalışır. Kimyasalı dopamindir. Dopamin kalp atışlarını hızlandırır ve
kan basıncını arttıran hormondur.
Endorfin hem haz verir, hem ağrı keser, uyuşturur, uçuş duygusu verir. Morfin benzeri bir hormondur. İhtiyaçları karşılanmış, tüm istekleri yerine gelmiş, evrenle bütünleşmiş gibi hissettirir insanı.
Serotonin mutluluk, esenlik, ve huzur hissi verir.
Adrenalin hormonu heyecan, öfke duygusunu tattırır. Tansiyonu yükseltir, damar direnci artar. Kolestrol, yağ asitleri ve kan şekeri yükselir. Hem zevk alır, hem savaş halindedir. Kaç diyorsa nöroadrenalin salgılanır. Bu hormon tansiyonu düşürür ve hatta insanı bayıltabilir.
Böylelikle kişinin hissettiği yoğun duygular, sevdiğinin kusurlarını görmesine engeller.
Engellediği için de ortalama bir insan için kusur olan bir şey o kişi için kusur olmaz.
Mecnun’ un tutulduğu aşk hastalığı duygusal körlüğü beraberinde getirdiğini, bu kişilerin sevgi nesnelerine tutkulu bir şekilde bağlandıklarını söyleyebiliriz. Yani o denli ki, kendilerini ateşe atıp ölecek kadar.
Günümüzde bir çok vakada da görüldüğü gibi, ileri derecede patalojik aşklarda kişi karşı tarafın kendine aşık olmadığını öğrendiğinde önce aşık olduğu kişiyi sonra da kendini öldürmeye kadar gidebilir.
Bu gerçek bir hastalıktır!
Bugünkü incelemelerden yola çıkarsak demek ki Aşk; realite körlüğü yapıyor.
Leyla’ nın gerçekci bakışı, kendisinin o kadar da güzel olmadığının farkında olması ve Mecnun’ un içinde bulunduğu hormonların etkisi altında kalmışlık duygusal körlüğün farkına varmasıdır.
Bu durumda Leyla belki ”çirkin” , lakin Mecnun’ dan daha realisttir.
Çünkü kendisini ne olağanüstü görüyor, ne de gözünde büyütüyor.
İşte Leyla bu yüzden Mecnun’ dan kaçıyor! Kadın realist abi. Kendini biliyor. Şayet Mecnun’a inanmış olsaydı niye kaçsın kadın?!
Kaçtı; çünkü Mecnun’ un aşkının sağlıklı olmadığını anlamıştı! Günümüzde adına narsistlik sevgi, bencil sevgi dediğimiz şey, Mecnun’ un aşkının aynısıydı.
Bu insanlar karşı cinsin özelliklerini abartırlar. Onların gerçek kişiliğini değil, kafalarındaki abarttıkları kişiliğini sevdiği için bu kişiler aşık oldukları kişi için her şeylerini feda ederler.
Bunlar aşırı tepkiler verirler ve sürekli keder ve hüzünü kendilerine arkadaş edinirler. Aşkları mesafesiz olduğu gibi, sürdürülebilir ve ulaşılabilir değildirler.
Güzellik göreceli bir kavramdır. Fiziksel özelliklerin yanı sıra kişinin yürümesi, oturması, kalkması, mimik ve jestleri gibi birçok değişkeni de göz önünde bulundurur. Davranış güzelliği kişinin iç güzelliğini de yansıtır.
Bir kadını güzel yapan şey onun fiziksel görünümü değil, sevimliliğidir.
Fakat maalesef günümüzde modernizmin ‘ güzel değilsen, değerli değilsin’ şeklindeki fiziksel görünüşü fazlaca yücelttiği bir ahlak anlayışı hakim.
Aslında bu bir ahlak anlayışı değil, kadınların güzelliğini sergileme arzusuyla, erkekteki güzelliğe karşı bir tutku eğilimin karşı karşıya geldiğinde, oluşturduğu bir zaaf alanıdır…
Aşk’ ı hayalinizde canlandırmayın! Karşınıza çıkan insanın ahlâk değerlerini ve karekterini yakından tanıyın.
Aşk ve ışığınız daim olsun….
Nagihan Andug
