Türkiye adım adım yerel seçime gidiyor. Giderken; tereddütler, duraksamalar, sıkıntılı manevralar, med-cezirler, cesaretsizlikler, korkular, hevessizlikler, ilgisizlikler de beraberinde yürüyor. Türk siyasetinin; yüzü, şekli, tavrı, yaklaşımları, yürüyüşü değişiyor.
Kendi fikri, zikri doğrultusunda seçim meydanlarına yürüme cesaretinin eteklerine, “Tek başıma hedefe yürüyerek zafere ulaşamam” korkusu yapışmış. Bu korku, siyasilere seçim meydanlarına tek başlarına yürümekte tereddüt yaşatıyor, yaşadıkları tereddüt duraksamalara neden oluyor. Duraksamalar, siyasileri sıkıntılı manevralara sürüklüyor. Siyasi manevralar, siyasilere med-cezir atmosferi yaşatıyor.
Siyasilerin bu durumunu gören Türk seçmeninin siyaset ile ilgilenme hevesini alıp götürürken, siyasete karşı ilgisizliğini giderek arttırıyor.
Türk Siyaseti sıkıntılı bir süreç yaşıyor. Seçmenin güven, siyasetçinin itibar kaybı sıkıntısı, Türk siyasetinin yüzünü, şeklini değiştiriyor. Türkiye’de siyasetin tavrı başkalaşıyor, yürüyüşü farklılaşıyor.
Türk siyasetinin temelini geçmişten alan, son dönem gelişmeleri bir evrim niteliğinde. Artık eskilerde olduğu gibi, ne siyasilerde ne seçmen kitlelerinde fanatik partizancılık yok. Dün A partisine oy veren seçmen bugün B partisine oy verebiliyor. Türk siyasetçileri, seçilmenin daha farklı yollarını arıyor. Dün A partisinden adaylık yarışına giren bir siyasetçi, Bugün B partisinden aday olma yoluna girebiliyor.
Siyasetçinin derdi her ne kadar seçilmek olsa da, seçmen buna pek kulak asmıyor. Seçmen geçim derdinde. Geleceğini güven altına alabilecek çarelerin peşinde.
Bugüne kadar siyaset, seçmenin isteklerini dinlemedi, birçok ihtiyacını görmezden geldi. Bu dinlemezlik ve görmezden gelmezlik Türk siyasetini bugünkü konumuna getirdi.
Siyasi partilerin hiç biri tek başına seçime girmeye cesaret edemiyor. Büyük partiler, yanlarına mutlaka küçük ortak arıyor. Yaptırdıkları anketler, tek başlarına seçime girdiklerinde, uğrayacakları hezimeti kendilerine çok açık anlatıyor.
Bugüne kadar ilgisizliğe uğrayan seçmen, şimdi aynı ilgisizliği siyasilere iade ediyor. “Tek başınıza hiç birinize zafer tattırmayacağız” mesajını siyasilere çok net bir şekilde iletiyor.
Seçmen, yerelden genele, milli iradenin hakim olmasını istiyor. İşte kendileri için tam sırası. İşe yerelden başlayıp genele yayacak. Hem de hiç örgütlenmeden, birbirilerine sıkı sıkıya kenetlenmeden, münferiden bu isteklerini sandıkta dile getirmeye hazırlanıyor.
Türk siyasetinde seçmen; partizancılık istemiyor, yerelde ve mecliste milletine hizmet etmeyi kendisine görev edinmiş yöneticilerin ve vekillerin işbaşına geçmesini istiyor. Karşısındakini ötekileştiren siyaset ve siyasetçi istemiyor.
İç ve dış güçlerin ülkemize oynadıkları oyunlar, kurdukları kumpaslar karşısında birlik ve beraberlik içerisinde hareket edecek yerel yönetimler ve merkezi yönetim istiyor. O yüzden seçmen, ne parti, ne siyasi lider, ne de belirli bir zümrenin tekeline girmiş bir siyaset istemiyor.
O yüzden adım adım yerel seçime giderken; kimseyi ötelemeden, ötekileştirmeden, ayırım gözetmeden gerçek manada hizmet edecek, devletin bekasını şahsi emellerin üstünde görecek, mazisi temiz adaylarla seçim meydanlarına yürümeyen siyasetin artık başarıya ulaşma şansı her geçen gün azalıyor.
Selam ve dua ile… Allah’a emanet olun.