Evlilik müddeti içinde edinilmiş mallar üzerinde tarafların haklarının olduğu kaçınılmaz bir sonuçtur.. Eğer ki evlilik sözleşmesi ile bu durum ayrık tutulmuş olmasın.. Uygulama da bu konuda somut olaya göre Yargıtay ın geliştirdiği içtihatlar vardır..
Davacı, evlilik birliği içerisinde birlikte birikim yaptıklarını ve bu birikimlerini Garanti Bankası Kestel Şubesinde davalı adına açılan hesapta değerlendirdiklerini, ancak davalının, boşanma davasından kısa bir süre önce katılma alacağı hakkını kasıtlı ve kötü niyetli olarak azaltmak amacıyla hesaptaki parayı çektiğini ileri sürmüştür. Davalı, dava açıldığı sırada tasfiye edilecek bir para bulunmadığını savunmuştur. TMK.nun 229/2. maddesine göre bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerin edinilmiş mallara değer olarak ekleneceği hükme bağlanmıştır. Anılan Banka Şubesindeki hesap 21.01.2008 tarihinde davalı adına açılmış, boşanma davasının açıldığı 20.02.2009 tarihinden kısa bir süre önce 26.01.2009 tarihinde davalı Nagihan tarafından 18.303,36-TL olarak çekilip hesap kapatılmıştır. Bu kadar kısa bir süre içinde çekilen paranın evin ihtiyaçlarına harcandığının kabulü, hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Çekilen paranın evlilik birliği içerisinde tarafların gelirlerinden tasarruf edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekir. İspat yükü kendisinde bulunan davalı, paranın evlilik birliği içinde, birliğin giderleri için harcandığını ileri sürüp ispat edemediği gibi paranın kişisel malı olduğunu da iddia etmemiştir (TMK.nun 220-222 m.). Buna göre paranın tarafların edinilmiş mallarından olduğu, olayın oluş biçimi, hayatın olağan akışı nazara alındığında, halen davalı uhdesinde bulunduğunun kabulü gerekir. Bu açıklamalar karşısında davalının katılma alacağını azaltma amacı ile parayı çektiği gözetilerek dava konusu paranın tasfiye bakımından eklenecek değer olduğu kabul edilerek yukarıda açıklanan ilkeler ışığında artık değerin belirlenerek davacının ½ oranındaki katılma alacağının (TMK. m.236/ı) hüküm altına alınması gerekir. Yine TMK.nun 222/ son fıkrası uyarınca bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edileceğine, taşınmazın edinilmesi için taraflar arasında görülen boşanma davasının açılmasından önce evlilik birliği içinde ödenen bedelin kaynağının davalıya ait kişisel mallar olduğu ileri sürülüp kanıtlanamadığına ve dava konusu taşınmazın borcu bulunduğu da belirlenemediğine, söz konusu taşınmazın edinilmesi için yapılan ödemelerin yaklaşık %70’lik büyük ve önemli bölümünün evlilik birliği içinde başlayıp bitirilmesine, kalan 33000 TL’lik bölümünün ise taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği 2.5.2008 tarihinden çok kısa bir süre sonra 16.7.2008 ve 22.8.2008 tarihlerinde ödenmesine, bu durumda taraflar arasındaki mal rejiminin sona ermesinden çok kısa bir süre sonra yapılan ödemelerin kaynağının da evlilik birliği içinde elde edilen değerlerle karşılandığı gibi bir sonuca varılarak taşınmazın edinilmesi için ödenen tüm bedelin evlilik birliği içinde edinilen değerlerden karşılandığının kabulü gerekir. – Ya da Dava konusu araç emeklilik tarihinden sekiz ay sonra alınmıştır. Miktarı dosya arasında belirtilen emeklilik ikramiyesinin başka yere harcandığı ileri sürülüp kanıtlanamadığından hayatın olağan akışına göre araç alımında kullanıldığının kabulü gerekir. Bu ilke gereğince, davacının 06 RNL….. plakalı araç üzerinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkı bulunmamaktadır.