Dünya Engelliler Günü münasebeti ile, okunasıdır:
Açık ayetlerinden biri olma onurunu bahşeylediği için Rabbime şükürler olsun. Evet, vücudumda %81 oranda bir engel var, ama bununla birlikte, faydalı bir hayat yaşamaya gayret ediyorum ki bendenize bakıp, bakmasında Allah’ı göremeyenler engelli kanaatindeyim, bendeniz değil.
2014 yılında Haziran ayında, 44 yaşında iken, beyni besleyen damarlardan birinin pıhtı sebebi ile tıkanması ile, vücudun sağ tarafını hareket ettiren beyin hücrelerinin ölmesi sonrası, kısmi felç oldum. Bu olduğunda Ankara Ün. Hukuk Fakültesinden mezun olabilmem için kalan tek dersimin sınavına hazırlanıyordum. 15 günlük yoğun bakım sırasında dahi, doktorlara çaktırmadan sınava çalışmaya devam ettim. Sonuçta ölmemiştim ve yaşam devam ediyordu ve sınav tarihi yaklaşmıştı.
Yoğun bakımdan fizik tedavi bölümüne geçiş sonrası, bölüm sorumlusu Hoca, ders çalıştığımı görünce müsaade etmedi. Lakin egzersiz aralarında yine de gizli kapaklı çalıştım. Tekerlekli sandalye evresine geçtikten sonra, Hoca’dan Ankara’da sınava gitmek için izin istedim. Müsaade etti. Sağ olsun kardeşim beni Ankara’ya götürdü, sınava girdim. Soruları sözlü olarak cevapladım, asistan öğretim görevlisi kağıda geçti. Zira sağ elimi kullanamıyordum. Bu sınavı verdim ve 2014 Kasımında felçli olarak avukatlık stajına başladım. Çok zorlandım, evet; ama imkansız olmadı ve şu an halihazırda halen avukat olarak serbest çalışmaya devam ediyorum. Vergi hukuku alanında çalışıyorum ve duruşmalık çok işim olmadığı için, UYAP üzerinden davalarımı takip edebiliyorum. Halen elimi kullanamıyorum; lakin küçük bir bastonla yürüyebiliyorum, şükür.
Engel beyinde yapamam edemem algısı ile var olan bir arıza. Hayat devam ediyorsa, öyle veya böyle yaşamak zorundayız. Ya isyan ile, ya da şükür ile.
Av İsmail Arslan