1.Dünya savaşında, bir İngiliz askerinin yanında bulunan hayat idamesi için zorunlu bulunması gerekenlerin, yer aldığı yassı ve yer kaplamayan, sert asker kumaş içine yuvalarıma yerleştirilmiş bıçak çeşitleri, konserve acacağı, boğma ipi, gibi doğada tek başına kalsa da yaşamı idame ettireceği, 50 ye yakın malzemeler, kuşak şeklinde yer kaplamadan taşınabilir hale getirmişler.
Böyle oluşturulmuş profesyonel bir Orduya karşı, ÇİFTÇİLİK yaparken, talebeyken, cepheye koşmuş”yok silahları” işgal kuvvetlerinin cephaneliklerini, boşaltarak “yerel kadın, erkek demir ustalarına” el de imal edilmiş silahlarla” 2.Abdulhamit zamanında “Çanakkale de evvelden oluşturduğu, eski top bataryaları ile 7 düveli dize getirmişti.” Kuvayı milliyeciler” her vilayette örgütlenmiş başlarında “Gülek boğazında” Balıkesir li Cemal Efe, Antep te Şahin bey gibi Atatürk ün bizzat görevlendirdiği kahramanlar la 50 li yüzlü gruplarla Fransa ordusunu dize Getirmiş, Ankara TBMM nin ilk uluslararası imza Anlaşması imzalanınca tanınırlığı ile Cumhuriyetin ayak sesleri gelmişti.. Kimdi bunlar? Çılgın Türkler, çocuğun üstündeki battaniyeyi ıslanmasın diye top mermisinin üstüne seren, asker kadınlardan ilkokul çağındaki , 14 çocuk un kale içinde kuvvacılara ekmek götürürken Fransızlarım Antep te mermilerin kafa atarak Şehid düşen çocuklar hep o çılgın Türklerdi…
Ne oldu da şimdi komşusunun karısına göz diken, velinimet müşterisine seks makinası olarak bakan, babasını şişleyen, anasının boğazını kesen, müdürse vatandaşa kök söktüren, hakimse burası yol üstü diye not bırakan vatandaşı göz altına aldıran, nezarete koyan, ceberrut bir. İnsan tiplemesine dönmüş, çıldırmış Türklere nasıl dönüştü?
Yavrusunun üzerinden battaniyeyi alarak onun üşüme ve donma riskini göze alan o Türk kadını nerede? Üzüm hoşafına, tahine ekmek bandıran, tek öğün yemeğini bile yaralı düşman askeri ile paylaşmasını bilen memet nerede? Bir neslin yok olduğu liselerin, Şehid oldukları için mezun veremediği o gençler nerede?Yüzüklerine kadar kuvvacılara teslim eden evde ekmeği, yokken bile uf demeyen, bu milletin fertlerini, Açgözlü, birbirine tahammül edemeyen, yediğini göstermekten haz duyan,gösteriş budalası bireyler yığını haline kim getirdi?
Doktor Nazım, Avukat Mustafa Necati, Albay Galatalı Şevket Kaymakam Hamdi hepsi ünvanları olmasına ragmen icraatcıyken vatandaşın içindeyken , kendi milletini ezen bu ünvan sahipleri gerçekten biz miyiz?
ÇIlgın Türkler den, çıldırmış Türklere dönüşümü sağlayan ların iki yakasında olacak elimiz.. Ne bu dünya da öteki dünyada bu hesaptan kaçışınız yok…
Torun Halili
