SAĞ VE SOL İDEOLOJİLERİN
SALDIRISI ALTINDAKİ ATATÜRK….
Yoktan var etmek, devamlı kötüye giden varı iyileştirip döngüsünü değiştirebilmek tanrısal yeteneklere sahip olmayı gerektirir..
Yetenekli olmak, güzel olmak bazen tek basına cinsiyet çeşidi bile diğer kardeşler tarafından kıskanılma duygusunu yaratır..
Aynı okulu bitirdiğin ama önde olduğun okuldaki anlama ve basarma yetin kardeşlerde bile kıskanclık yaratıyorsa arkadaşlarında veya tanıdığın tanımadığın dost yada husumet dolu insanlarda yaratması doğallık gereğidir.. Atatürk olmak, böyle sevgi veya kıskançlık merkezinde olmayı da sonuç olarak ortaya çıkarır..
Mevcut bir sistemde 6.5 milyon km2 ye vatan toprağı 1.dünya savaşı sonra sevr anlaşması ile 250 bin km2 düşürülmek istenmişse elbette bir Kürşat çıkacakdı..
Bu Kürşad akıllı, cesur, devrimci olmalıydı ki gidişata dur cekerken,sistemi ayağa kaldıracak ve bırak tekrar düşmesini ayağı bile tökezlemeyecekdi..
Atatürk sadece bir bitişin, yeniden kurtuluşun, kuruluşun hikayesi değildi.. Antik çağlardan gelen Türklük bilincinin, ortaya çıkarılması ve ümmilik ve sultanlık altında ezilmişliği rehabilite edilirken, hukuki siyasi ve edebi eserlerde yıllara dayalı çalışmaların bir araya getirilerek, yıkılmaz sekılde senkronizasyonunu gerçekleştirdi.Bilgi sahibi olmak yetmez, ilim ve yetenek ister…
Etrafınızda kapkara bulutlar, gölgesi bile olmayan, fayda sağlamayan, mevcut sistemden geçimli kapkara adamlardan mütevellit yönetici gibi cahiller topluluğu var.. Kimisi kendine din adamı derken, kimisi ulema sınıfından boş ahkamlarla zaman doldururp,sahte seyyidlik ve seyhlikler askerlik ve vergiden muaf olarak kendi egemenliklerini sultan adına devam ettiriyorlardı..
Böyle bir siyasal sosyal ve çökmüş ekonomik yapı salt devrimci olmakla ayağa kaldırılamazdı.. Muhafazakar olmak, liberal olmak, salon insanı olmak gerekliliğini beraberinde taşıyordu..işte bu herşey olmak ve hiç bir şeyden etkilenmeden yola devam edmek irade cesaret ve zeka istiyordu.. Lyod George, yeni Türkiye nin bu gelişdeki mükemmeliyeti gördü.. İngiliz diplomasisi Ermenistan dan Suriye nin batı ucuna kadar artık değerler yığını ile Hindistan/Nepal, pakistan /Afganistan, Afgniztan/ İran sınırında uyguladığı gibi yönlendirilebilir coğrafyalarla çevreleyerek devamlı oynanabilir bir saha yığını oluşturdu..
Atatürk le ortaya çıkan değerler, ölümü ile birlikte sağdan soldan sürekli saldırıya uğramaktadır..Küs gittiği İsmet İnönü her nasılsa ölümü sonrası egemen olmuş, egemenlik gösterisi uygulamalarda köklü değişimler yaparken, yakın tarihdeki yanlış doğumlarında ebesi olmuştur.. 1961 Anayasası ile 6 ilkeden biri olan “Türk milliyetçiliği”milliyetçilik denilerek alt kategoriye indirgenmiş sonrasında ,Atatürk milliyetçiliğine tahvil edilerek, ülkenin kurucu iradesi olmasına ragmen özünden değil tümden kaldırılmıştır. Solcular yeri geldi” Atatürk milliyetçiliği” yeri geldi “Yurtseverlik” diye lanse ederek bu ilkeye tecavüzkere tecavüz ettiler.. Sağcılarda osmanlıcılık diye ayrı bir Milliyetçilik kavramını hep yedekte tutup, talimatla konuya ilişkin haber elemanı yazarlara kitaplar yazdırdılar..Hepsi tecavüzün diğer adı idi.. Günümüzde Atatürk ölsünde ne olursa olsun anlayışı birbiri yerine can verecek” Türk milliyetçilerini “bile birbirini anlamaz hale getirdi …
Atatürk ilkelerinden bir diğeri olan bagımsız sermaye bağımsız Türkiye nin teminatı” devletçilik”dir. Bagımsız anayasa mahkemesi bile yıllara göre bu kavrama olmayan anlamlar atfederek şirazesinden kaydırmıştır.. Solcular körlemesine devletçiliği işçi memur deposu olarak kullandıkları Kamu iktisadi kuruluşlarına sahip çıkmak olarak anlarken sağcılarda
Devlet bez mi üretecek? diyenler orduyu bile paralı aslerliğe cevirmekte beis görmediler. HATTA daha da ileri giderek, stratejik mal hizmetlerden olan iletişim ve alt yapısını bile sattılar. Fotograf çekmenin bile yasak askeri sahaları gökdelen avm ve stadyumlara cevirip yabamcıların elime geçmeside bıral devletçiliği devletin kendisine darbe idi. Sağcılarda”Devletçilik” özelleştirmeye kurban edilmiştir.. 5 ten aşağı evi olmayan yabancılar güya türkleşerek, mülkler yabancılaşmış sahipleri gelinen noktada devletçilik adına güya Türkleşmiş seçmendir..
“Halkçılık” ilkesi öyle bir dönüşdü ki kardeşlik türküsü, kalleşlik türküsü oldu. Sağcılar çiçek bahçesine çevirirken kültürel zenginlik bir baktık solcuların elinde ” halkların kardeşliğine “dönüştürme cabaları ile ayrıştırma için ayraç olduğunu görüyoruz…Oysa basitçe TC ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denilerek bir Tarif vardı..Ajan işbirlikçiler bu kavramo da piçe çevirdiler..
Tüm kuralların ana gövdesi” laikliğin” solcuların elinde statükoyu koruyucu, dini inanç ve vecibeleri görmeyerek dinsizlik değildir denilerek içi boşaltılırken, sağcılarda bende laikim hoşgörülüyüm” derken okullara bile imamların gönderilip köydeki rol model ögretmen yerine imamın bırakıldıgı, diyanet binalarının vilayet binalrından gösterişli hale getirildiği, idari kadroların imamlarla tahvil edildiği bir dönem yaşıyoruz..Laiklik artık din istismarcılarının elimde medrese eğitimin serbestliği, bebe kreşi açmak hürriyetime dönüşüverdi.. Dün din düşmanlığını pompalayan 28 Şubat sürecini bu ülkeye yaşatan,kamu sahası diyerek başörtüsüme yasak koyanlar bu günkü radikalllerin tek müsebibidir. Oysa cumhuriyet in kuruluşu, milli uyanışla camilerde okunan hutbeler sayesinde olmuştu..İşgale uğramamış Kastamonu mehmet Akif Ersoy un hutbelerimde en çok şehit veren vilayet olmuştur.. İşbirlikçiler bu sahayı da ne yazık ki işgal ettiler. Oysa menşei ülkesinde laiklik; din yargısı ile kendini yargılanmaz kılan kilisenin imtiyazlı halini yargılanabilir hali ile sivil vatandaşlara eşitlendiği haldir.. Suç işlersen allah da seni kurtarmaz ile din istismarcılığının engellenmesi idi…
“İnkılapçılık” ın TC dinamiz midir. Ama gel gör ki yönetici siyasiler,bunu bar olan inkılapların korunması ile duraklamanın freme basmanın sebebi olarak kullandılar..TC kurallarının, kuruluş sözleşmelerinin ters yüz edildiği, Anadolu nun homojen yapısının mülteci yurduna cev rildiği, “yurtda savaş cihanda savaş” nidalarının yukseldiği, tarımın dölsüz tohuma teslim edildiği, traktörün litrelik şişe ile mazotlandığı “efendi köylü” yerine fakir köylünün devrimlere kurban edildiğini görüyoruz..Oysa i nkılapçılık olmasa idi cumhuriyet olmayacakdı .Solcu işbirlikçiler oturdukları şehir kulubunde kumar ve içki masası koltuklarını yitirmemek, statükoyu korumak için inkılapçılığı, muhafazakarlık düşmanlığında ve eskiye dönme arzusuna karşı koyma gibi göstererek toplumu parçaladılar. Bu işbirlikçiler var ya az değiller…
“Cumhuriyetçilik”mi ? O da sizlere ömür..” Bu da cumhuriyet o da cumhuriyet” denilerek 4 tarafdan istila sürmektedir..Solculara gelince tek basına cumhuriyet diye telafuz etmek ona sahip çıkmaya eşdeğer kabul edilmiştir. Gazi meclise senato eklediler, kaldırdılar sonra vekil üyeleri işlevsizleştirdiler ama hep cumhuriyet adına yaptılar.Ayrılıkçı unsurları özgürlükçü diyerek 1961 Anayası sonrasımdam beri sırtlarında meclise taşıdılar.. Ayrılıkçı Kurumsal kimliklerini meclis içinde var ettiler.. Üstüelik sagcısıda solcusuda cumhuriyeti rencide ederken hep demokrasi havarisiydiler..
Atatürk ün kurduğu kurumlar mı? Yakında iş bankası iflas eder. THK kızılay içler acısı. Ordu mu? paralı askere eş değer Mehmetçik komple “memet bey” olma yolunda ilerliyor.
Atatürk en az 1000 yıllık fars ve arap dili hegomanyası altında uyutulmuş uyuşturulmuş bilincin uyanışına verilen addır ..1881 1938 tarih aralığı onun sadece beşeri varlığına dair bir zaman aralığıdır.. Eleştirebilirsiniz.. Beğenmeyebilirsiniz..
Ama onun Türk varlığına ilişkin ebedi ve ilahi dokunuşlarının adı ölmez Atatürk tür..Atatürk hakkımda kim haksız isnadda bulunuyorsa bil ki atalarından birisinin kuyruğuna basmıştır.. Kötü sözüne itibar etme.. Türk milleti bu coğrafyada var oldukça nakış gibi örülen ve güncelliğini yitirmeyen 6 ilkesi ile ilelebet var ola caktır
Torun Halili..