2025 yılında piyasaya çıkacak olan Bahsegel yeni kampanyalarla geliyor.

Kolay giriş için kullanıcılar Bahsegel adresine yöneliyor.

Türkiye’de lisanslı yapısıyla güven kazanan Bahsegel markası öne çıkıyor.

Gelecek yılki sürüm olan Paribahis yeni özelliklerle geliyor.

Güvenli yatırım yapmak isteyen kullanıcılar için paribahis güncel giriş vazgeçilmezdir.

Cep telefonlarından kolay erişim için Bahsegel oldukça tercih ediliyor.

Adres engellemelerini aşmak için Paribahis kritik önem taşıyor.

Adres engellemelerinden etkilenmemek için Bahsegel güncel giriş düzenli olarak takip edilmeli.

Ekstra kazanç için oyuncular virtual-museum.net seçeneklerini değerlendiriyor.

Hafta içi sürprizlerini değerlendirirken bütçe çizgimi ve Bettilt giriş oranlarını tutarlı tuttum.

Yüksek güvenlik önlemleriyle Bettilt kullanıcılarını korur.

Adres güncellemeleri düzenli takip edilerek bahsegel giriş üzerinden güvenli bağlantı kuruluyor.

Avukat ve Yetki Belgesi

0
97

AVUKAT VE YETKİ BELGESİ

“yetki belgesiyle” iş alan , yetki belgesi düzenleyen meslektaşlarımızın dikkatine … 1 kez duruşma veya küçük bir iş için yetki belgesi düzenlenecekse , LÜTFEN “SÜRELİ Yetki belgesi” düzenleyiniz..
(Yani şu tarihe kadar şeklinde açıkça yetki belgesine yazın,yazılmasını isteyin..
Aksi halde ; Av.K.171 .m. gereği işi sonuna kadar takip etmek zorunda kalırsınız. (yetki belgesi vekalet hükmünde olup, yetki belgeli avukat kusuruyla verdiği zarardan asile karşı diğer avukat ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.-kararlar aşağıda sunulmuştur)
Avukatlık Kanunun “İşi sonuna kadar takip etme zorunluluğu ve başkasını tevkil” başlıklı 171. maddesinde, “Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.
Avukata verilen vekaletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekaletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir.
İkinci fıkradaki hallerde, avukatın müvekkile karşı sorumluluğu devam eder. Birlikte takibettiği veya işi tamamen devrettiği avukatların kusurlarından ve meydana getirdikleri zarardan dolayı müvekkile karşı hem şahsen hem de diğer avukatla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” düzenlemesi mevcuttur.
13. Hukuk Dairesi 2016/2332 E. , 2018/11444 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı … avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalılardan …’a güvenerek 2 adet taşınmazının tapusunu emaneten devrettiğini, kendisinin bilgisi dışında taşınmaza ipotek koydurduğunu, borcun ödememesi üzerine taşınmazlarının üzerine haciz konduğunu ve satış aşamasına geçildiğini, durumu öğrenince davalılardan …’u avukat olarak tuttuğunu ve ona vekalet verdiğini, bu vekalet ile vekilin davalı … aleyhine tapu iptali tescil davası açtığını, dava devam ederken ipotek nedeniyle taşınmazların satışa çıkarıldığını, satışın durdurulması için davalı avukat … tarafından mahkemeye başvurulduğunu, mahkemece %20 teminat yatırılması mukabilinde satışın durdurulmasına karar verildiğini, ancak bu durumdan avukatlarınca bilgilendirilmediğinden satış işleminin gerçekleştiğini, dükkanlardan birini kendisinin alabildiğini, ancak diğerinin başkasına satıldığını, böylece davalı bankanın parasını aldığını, ancak kendisinin mağdur olduğunu, davalıların her birinin olayda ayrı ayrı kusuru bulunduğunu, bankanın da taşınmaza bilerek ipotek koydurduğunu iddia ederek 360.000,00 TL alağının davalılardan tahsiline karar verilmesini isatemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, her bir davalı açısından davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılardan …’nun yetki belgeli avukat olduğunu, taşınmazın cebri icra yolu ile ihaleye çıktığı gün tapu iptal tescil davasının yürütüldüğü … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden satışın durdurulmasını talep ettiğini, ancak işlemi takip etmeyerek kendisini zarara uğrattığı iddia ederek eldeki davayı açmış, davalı ise o tarihte stajer avukat olduğunu, davayı asıl yürütmekle sorumlu avukatın … olduğunu, ilgili davada tek yaptığı işlemin satışın durdurulması istemi olduğunu, sonuçtan davacıyı haberdar etmesine rağmen davacının teminatı yatırmadığını, kendisine yüklenebilecek kusur bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı tarafından verilen vekaletnamede davalı avukat …’nun ismi geçmediği ve davayı takip yetkisi bulunmadığı için bu davalı yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya üzerinden yapılan incelemede; davacının davalılardan Av. … ile … … 10.Noterliği’nin 04.09.2007 tarih ve 033028 yevmiye ile vekil tayin ettiği, vekillere birlikte veya ayrı ayrı ifayı vekalet yetkisi ile birlikte başkalarını da tevkil teşrik ve azle mezun ve yetkili kıldığı, davalı vekillerince … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde taşınmazın devredildiği … aleyhine tapu iptal tescil davası açıldığı, 16.8.2010 tarihinde Av. …’nun usulüne uygun yetki belgesi sunarak ihalenin durdurulması yönünde ihtiyadi tedbir talep ettiği, mahkemece %20 teminat yatırılması halinde talebin kabulüne karar verildiği, teminat yatırılmadığı için taşınmazların satıldığı, ardından davacının bizzat verdiği dilekçe ile davasını alacağa dönüştürdüğü, mahkemece 22.11.2011 tarih ve 2007/457 Esas ve 2011/531 Karar sayılı ilam ile davanın kabulüne karar verildiği, dosyanın temyiz edilmeksizin 30.04.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Avukatlık Kanunun 56. maddesinin 5. fıkrasında ‘’Avukatlar veya avukatlık ortaklığı başkasını tevkil etme yetkisini haiz oldukları bütün vekaletnamelerini kapsayacak şekilde bir başka avukata veya avukatlık ortaklığına vekaletname yerine geçen yetki belgesi verebilir. Bu yetki belgesi vekaletname hükmündedir.’’ hükmü, yine aynı kanunun 171. maddesinin 2. ve 3. fıkrasında ise ’’Avukata verilen vekaletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekaletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir.
İkinci fıkradaki hallerde, avukatın müvekkile karşı sorumluluğu devam eder. Birlikte takibettiği veya işi tamamen devrettiği avukatların kusurlarından ve meydana getirdikleri zarardan dolayı müvekkile karşı hem şahsen hem de diğer avukatla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Şu kadar ki, bu hüküm, 12 nci maddede yazılı bir iş sebebiyle başka bir yerde çalışmak zorunluğunda olduğu için işi tamamen başkasına devreden avukatlar hakkında uygulanmaz.’’ hükmü düzenlenmiştir.
Az yukarda incelenen mevzuat hükümleri gereği,yetki belgesi vekalet hükmünde olup, yetki belgeli avukat kusuruyla verdiği zarardan asile karşı diğer avukat ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur. Somut olayda; davalı avukat … yetki belgesi ile yetkilendirilmiş avukattır ve Avukatlık kanunu 171’e göre kusuru ile verdiği zarardan sorumludur. Ayrıca Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde gereği Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler. Bu hüküm de göstermektedir ki, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevlidir. Bu nedenle, yetki belgeli avukatın özen ve sadakat borcunu asile karşı yerine getirmesi gerekir. O halde, mahkemece, yetki belgeli avukatın gerekli bilgilendirmeyi yapıp yapmadığı dosya kapsamındaki deliller çerçevesinde değerlendirilerek eyleminin kusurlu olup olmadığı ve zarara sebebiyet verip vermdiği değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilmeksizin davalı … yönünden husumet nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalı …’nun temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı …’nun temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

13. Hukuk Dairesi 2014/16226 E. , 2015/1009 K.
“İçtihat Metni”
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, işçilik alacaklarının tahsili yönünde dava açması için davalı avukat M.. Ç..’a vekalet verdiğini, davalının fazlaya ilişkin hakları saklı tutmaksızın ve yıllık izin alacağını dahil etmeden yalnızca kıdem tazminatı ile ilgili dava açtığını, daha sonra bürosunu başka ile taşıdığı gerekçesi ile Denizli İş Mahkemesinin 2002/120 esas sayılı dosyasını diğer davalı avukat A.. B..’na devrettiğini öğrendiğini, yapılan yargılamada bilirkişi daha fazla alacak hesaplamasına rağmen fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmadığından mahkemenin taleple bağlı karar verdiğini, bu davada istenmeyen eksik kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağının tahsili yönünde yeni dava açmasını istediğini, davalı Orhan’ın 2004/390 sayılı bu dosyada ne bilirkişi raporuna itiraz ettiğini ne de aleyhine çıkan kararı süresinde temyiz ettiğini, davalıların bu kusurlu davranışları nedeniyle maddi manevi zarara uğradığını ileri sürerek 5.000,00TL manevi tazminatın dava, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL maddi tazminatın ilk davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, kusurlarının bulunmadığını, tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, Dairemizin zamanaşımının dolmadığına ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davalı M.. Ç.. yönünden davanın reddine, davalı Ahmet 2014/16626-2015/1009
Orhan Baştanoğlu yönünden manevi tazminat isteminin reddine, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 3.053,22 TL nin 22.3.2002 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı A.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı A.. B.. nun tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava vekalet sözleşmesinden doğan tazminat istemine ilişkindir. Davacı, davalıların mesleklerinin gereklerini kusurlu şekilde yerine getirmeleri nedeniyle maddi zarara uğradığını ileri sürmüş, davalılar sorumluluklarının bulunmadığını savunmuşlardır. Mahkemece, davalı M.. Ç..’ın davaya konu tazminat isteminin dayanağı olan 2004/390 esas sayılı iş mahkemesi dosyasında vekil olarak görev yapmadığı, dosyanın takibinde görev almadığı, hakkında da ceza kovuşturması başlatılmadığı, bu halde tazminat isteminden sorumlu olmayacağı gerekçesi ile bu davalı yönünden maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Davacının asıl vekalet verdiği kişi davalı avukat M.. Ç..’dır, diğer davalı O’nun yetki belgesi ile dava ve işleri takibe devam etmiştir. Avukatlık Kanunun “İşi sonuna kadar takip etme zorunluluğu ve başkasını tevkil” başlıklı 171. maddesinde, “Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.
Avukata verilen vekaletnamede başkasını tevkile yetki tanınmış ise, yazılı sözleşmede aksine açık bir hüküm olmadıkça, işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir. Vekaletnamede, bunun düzenlendiği tarihten sonra açılacak veya takip edilecek bütün dava ve işlerde vekalete ve başkasını tevkile genel şekilde yetki verilmişse, avukat, bu tarihten sonraki dava ve işlerde müvekkilinden ayrıca vekalet almaya lüzum kalmaksızın işi başka bir avukatla birlikte veya başka bir avukata vererek takip ettirebilir.
İkinci fıkradaki hallerde, avukatın müvekkile karşı sorumluluğu devam eder. Birlikte takibettiği veya işi tamamen devrettiği avukatların kusurlarından ve meydana getirdikleri zarardan dolayı müvekkile karşı hem şahsen hem de diğer avukatla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” düzenlemesi mevcuttur. Bu halde vekalete dair temel ilişki davalı M.. Ç.. ile olup, diğer davalı vekilin iş ve eylemlerinden yazılı madde hükmü çerçevesinde sorumlu olam bu davalı yönünden yazılı gerekçe ile maddi tazminat isteminin 2014/16626-2015/1009
Reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
3-Davacı, davalıların vekalet görevini kusurlu ifa etmeleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerken 2004/390 sayılı dosyada yıllık izin alcağının bilirkişi tarafından hatalı hesaplandığını dile getirmiş, mahkemece bu hususta bilirkişi incelemesi yapılmış, hükme dayanak raporda davacının çalıştığı süre dikkate alınarak izin hakkının 107 gün üzerinden hesaplanması gerektiği mütalaa edilmiştir. Ne var ki, davacının rapora itirazında da dile getirdiği üzere iş mahkemesi nezdinde yapılan bilirkişi incelemesi ve bu mahkemenin kesinleşen kabulüne göre davacının çalışma süresi 22 yıl değil 23 yıl 10 ay 9 gün olup, kullandığı izinler düşüldüğünde 167 gün üzerinden bakiye izin alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bu husus gözetilerek gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davacının kayba uğradığı gerçek zarar tespit edilip 2. bent hükümleri çerçevesinde karar verilmesi gerekirken hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu yönden de bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı A.. B..’nun tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 156,37 kalan harcın davalı A.Orhan Baştanoğlu’ndan alınmasına, peşin alınan 52,15 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 22.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Av Emine Aygören